19 Temmuz 2018 itibariyle yürürlükten kaldırılan olağanüstü hali (OHAL) olağanlaştırmak ve olağan hal görüntüsü altında sürekli OHAL düzenini egemen kılmak amacıyla hazırlanan 7145 sayılı, “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” 31.07.2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Bilindiği üzere evrensel hukuk değerleri ve düzenlemeleri karşısında devlet denilen kurum, esas itibariyle toplumun huzurunu, düzenini, güvenini ve sonuç olarak mutluluğunu sağlamak için oluşturulmuş en büyük organizasyondur. Çağdaş demokratik devletlerin temel amacı ve görevi budur. Ancak devlet, kendisine ve demokratik düzenin varlığına yönelik saldırılar karşısında; toplumun varlığını korumak, esenliğini ve güvenliğini sağlamak üzere koruyucu önlemler alma hakkına sahiptir. Bu yapılırken, hukukun üstünlüğü ve Anayasa çerçevesinde temel hak ve özgürlüklere sınırlama getirilmesi de mümkündür.
Anayasamıza göre; “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.” (Md.13). Ayrıca; “Anayasa hükümlerinden hiç biri, Devlete veya kişilere, Anayasayla tanınan temel hak ve hürriyetlerin yok edilmesini veya Anayasada belirtilenden daha geniş bir şekilde sınırlandırılmasını amaçlayan bir faaliyette bulunmayı mümkün kılacak şekilde yorumlanamaz” (Md.14/2). Yine Anayasamıza göre; “Savaş, seferberlik veya olağanüstü hallerde milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla, durumun gerektirdiği ölçüde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması kısmen veya tamamen durdurulabilir veya bunlar için Anayasada öngörülen güvencelere aykırı tedbirler alınabilir. (Md.15/1).”
Görüleceği üzere; “kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığının bütünlüğü” ile “kişi özgürlüğü ve güvenliği” gibi temel hak ve özgürlükler Anayasa ile güvence altına alındığı gibi; tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelerle de evrensel hukukun koruması altındadır.
Oysa 7145 sayılı Yasa; yapım tekniği, sistematiği ve niteliği bakımından sorunlu olduğu kadar; temel hak ve özgürlükler bakımından da Anayasaya ve evrensel hukuk kurallarına aykırıdır.
Bu Yasa ile temel hak ve özgürlükler adeta kullanılamaz hale getirilmiştir. Örneğin; Yasanın 1. maddesi ile 5442 sayılı İl İdaresi Yasasının 11. maddesinin c fıkrası değiştirilerek valilere Anayasanın 119. maddesi ile tanımlanan olağanüstü hal ilanını gerektiren durumlarda kullanılabilen, seyahat özgürlüğünü ve kişilerin bir araya gelme, toplanma ve gösteri yürüyüşü yapma haklarını açıkça ortadan kaldıran yetkiler verilmiştir. Mevcut Anayasa gereğince ancak Cumhurbaşkanınca ilan edilebilen ve Resmi Gazetede yayımlanarak, Meclisin onayına sunulması ile yürürlüğe giren olağanüstü hal yetkileri, 7145 sayılı Yasayla, bütün bu kurumlar devre dışı bırakılarak, valiye tanınmıştır. Ki; bu kadarına 12 Eylül Askeri Cuntası dahi cesaret edememiştir.
Diğer yandan yine aynı Yasa ile gözaltı süreleri OHAL varmışçasına uzatılmış, tutukluluğa itiraz ve tahliye talepleri ile tutukluluğun incelenmesinin dosya üzerinden karara bağlanması yasalaştırılmıştır.
Ayrıca yine bu Yasaya göre, askeri mahallerde yargı kararı olmadan arama yapılması, askeri kişilerin üstlerinin aranması da mümkün hale getirilmiştir. Yasaya göre OHAL döneminde ihraç edilen kamu personeli hakkında göreve iade kararı çıksa bile bu personel mevcut görevine değil bir önceki görevine ya da pasif bir göreve atanabilecektir. Anayasal düzene karşı veya terörle mücadele kapsamındaki suçlara ilişkin olarak kişilerin evleri ve üstleri, bilgisayarları yargı kararı olmadan aranabilecek, kişisel eşyalarına ve elektronik kayıtlarına el konulabilecektir.
Bu örneklerden de görüleceği üzere OHAL döneminde bile ölçülülük ilkesine bağlı olarak sınırlandırılabilen temel hak ve özgürlükler, bu Yasanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, sanki OHAL hükümleri halen yürürlükteymiş gibi kalıcı olarak sınırlanabilecek veya kullanılamaz hale getirilecektir.
7145 sayılı Yasa ile yapılan bu düzenlemeler; Anayasanın yukarıda anılan hükümlerine, hukuk devleti ilke ve gereklerine, Anayasanın 90. maddesiyle hukukumuza dahil edilen uluslararası sözleşmelere bu arada Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına da aykırıdır.
“Avukat Hareketi”; toplumu zapturapt altına almaya yönelik “güvenlikçi” anlayışla hazırlanan 7145 sayılı Yasanın evrensel hukuka ve anayasal düzenin gereklerine açıkça aykırı olduğunu değerlendirmektedir.
Bu nedenle; başta Türkiye Barolar Birliği ve barolar olmak üzere tüm demokratik/mesleki kurum ve kuruluşları da sessizliklerini bozarak, bu Yasanın iptali için ivedilikle aktif görev almaya ve demokratik bir mücadele başlatmaya çağırıyoruz.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
AVUKAT HAREKETİ
06 Ağustos 2018